Pages

19 Ocak 2020

Mutlu Kal - Kose Yazisi

Mutlu olmak icin aninizi yasamaniz yeterli aslinda . 
Tabi soylemesi kolay dediginizi duyar gibi oluyorum. Biraz pratik yapsak olur mu ! Ruhunuz icin kalbe gecis gozlerden ve kulaklarimizdan geciyor. Oraya acilacak pencere icin biraz bize verilmis bu guzel organlarimiza bir seyler ismarlayalim. Yanaklarimiza bir gulus' kulaklarimiza baskalarindan duyamadiginizi farzedelim o zaman bir kusun civiltilarini' kendi soyledigimiz sarkilari dinletelim kendimize...
Hayat cok hizli akiyor. Birakin cozemeyeceginiz hic bir seyi kafaniza takmayin. Sadece guzel dusunmeyi aliskanlik haline getirin hadi biraz pratik yapalim. 
Ilk yapmamiz gereken kendimize bunu anlatmak. Sonra da su asamalari deneyin lutfen  🙂haSsld
son📍Yoldan gecerken bir kendinin bir kopegin burnuna dokunun. Tuylu arkadaslarimizdan korkuyorsaniz cicegin burnu yok ama onu da sevebilirsiniz. :) o sizi anlayacaktir. Dusunsenize bitkiler yagmuru cok sever mutlu olur ve kendi sarkilarini soylerek canlanir daha da guzellesirler. Ornegin manavcilar neden spreyleme yaparak yesillikleri sular belki manavci neden oldugunu bilmiyor ama daha canli kaldiklarindan emin. ( Sebebi onlarinda hisleri var )

📍Bir yerlere kosusturmayin bir seyler icin kendinize baski yapmayin. 

📍Kendinize vakit ayirin ve kimsenin zaman kavramiyla sizi kosusturmasina izin vermeyin. Bazen bos bos durup duvara bakmakisteyebilirsiniz oyle Iyi hissedeceksiniz oyle yapin.

📍Birilerine hediye alin. Pozitif tarafindan olaylara bakin. 

📍Baskalarinin yaptigi guzel seyleri tebrik edin, Siz yaparsaniz da kendinize bir seyler ismarlayin. Kendinizi sevin hatta kolunuzu opun iyi ki var diye. 

📍Uyandiginizda ilk is kendinize gulumseyin ve nasilsin diye sorun. 

📍Her seyin ikamesi olabilir ya zamanin. Zamanin olmadigi icin ona deger katin.

📍Istemediginiz hic bir seyi mecbur hissederek yapmayin. Mutlu oldugunuz insanlarla yasayin, digerlerini birakin gitsinler. 

📍Sizi dinledikten sonra paylasim yapmayan her cumleye ben diye baslayan, her kelimesi icin de ama deyip duygularinizi ve dusuncelerinizi her seferinde ” ama “ ya baglayan insanlarla da iliskilerinizi tekrardan gozden gecirmenizi oneririm.
Hayat gulluk gulistanlik degil biliyorum ama hayatin tatlisi da acisiyla guzel degil mi! Kendi bahcesinizi olusturun. Hayat butunuyle cok guzel.
Umarim herkes istedigi sekilde mutlu olur. 














Sevgiler :)

Yasama Zaman Ayirmak - Kose yazisi


Kose yazisi basligi olan tum yazilarim gezerken edindigim tecrubelerimden olusan cikarimlarimdir...
Hafta da dort gün calisilsa uc gün insanlarin calismalarinin karsiligi olarak kalsa ne guzel olurdu degil mi! Bir cok ulke bunu yakalayabilmis. En azindan haftalik kirk bes saat calissalar bile yasam standartlari ve paralarinin karsiligi olan alim gucu cok yuksek. Finlandiya bunun icin kollari sivamis bile 🙂
Cogu zaman hakkimiz olmadigi dusunduruldugu icin bir cok konu da haklarimizin neler oldugunu bilmiyoruz bazilari da bunu kendine layik gormuyor tabi.
Calismaliyiz fakat bu bizim hayati yasama seklimizi cok etkilememeli. Merkez olmamali.
Bir seyi gelistirmek istesen, bir icat yapmak istesen dusunmeye vakit yok ki ona vakit yok buna vakit yok...
Insanlar ne kendilerine ne de sevdiklerine vakit ayirabiliyor. Ise giderken giyecekleri kiyafetleri icin, yorgunluktan yilin belirli bir zaman dilimin de yapabilirse tatile gitmek icin ya da calisirken yakalandigi hastaliklar icin calismak zorunda.
Bizi bu kadar yoran sey gercekten hayat mi ! Hic sanmiyorum.
Hayati tatil gibi yasayin, elinizi tasin altina koyup sikayetlenmeyi ama soyle ama boyle demeyi bir kenara birakip tatile gitme hissi uyandirmayacak sizi yormayacak isler de calisip, sagliginizi onemsemeyen isverenlerle ya da tehlikeye sokan isler de calismayin, ozellikle sizden presentable gorunmenizi isteyen yerlerde de calismayin. Yoksa calistiginiz yine onun sirketinin calisani olarak saatinize, cantaniza, ayakkabiniza gidecek. Bedeninize hizmet etmeye ara verin.
Bunun icin sadece konfor alanizdan cikip yeni seyler dusunup yeni kararlar almaniz gerekir. En buyuk yatirim kendinize yapacaginiz yatirimdir. Bir seyler ogrenelim en basta ne mi !!! “ Dusunmeyi” evet evet “Dusunmeyi” ogrenmeliyiz. En buyuk eksigimiz kendimizi bile tanimaya vakit ayiracak kadar dusunmememiz.
Diger ogrenmemiz gereken durum ise ‘hayatin filozufu oldugumuzu, her seyi bildigimizi sanip ogrenmeyi durdurmak’. Ben biliyorum ! Neyi biliyorsun ogrenmeyi ogrenememisken.
Biz neden ogrenmeyi durduruyoruz. Neden boyle bir surec varmis gibi davraniyoruz. Neden bedenimizi tanimak icin doktor, haklarimizi bilmek icin avukat olmamiz gerektigi ogretiliyor. Onlar bolumlere ayrildikca birileri yelpazesini kapatip bir seye odaklandikca iyice kisitli oluyor insan. Bir sey olmak istiyor ( ben hic bir zaman bir sey olamadim cunku yelpazemi hic kapatmadim ) Ogrenmemize gerek olmadigi ogretildi bolumlere ayrilarak.
Hayata neden geldiginizi, neden varsinizi arastirma firsati verin kendinize. Hayat cok hizli geciyor hic bir sey icin gec degil her dun bu gün gibi, on yil sonra da gectiginiz on yil sanki dunmus gibi olacak.
Sevdikleriniz ve sagliginiz yerindeyken her sey guzel bunu aklinizin bir kosesinde hep tutun lutfen. Insallah bir gün herkes bir defalikta olsa zengin olur gercekten bunun mutlulukla ya da doyumla hic bir iliskisinin olmadigini herkes anlar. Anlasilsin ki sadece elimizdekilerle ve basimiza gelmeyen binlerce kotu seyin olmayisi ile nasil dunyanin en mutlu insanlari oldugumuzu gorme firsatimiz olsun.
Sevgiler.

14 Eylül 2019

Azerbaycan / Bakü Seyahat Notları

Azerbaycan Cumhuriyeti, yaklaşık on milyon nüfsa sahip petrol ve doğal gaz kaynaklarına sahip güzel ülke. Azeri Türkçesi dilimizi lehçe farklılığı ile konuşmak kendi vatanım da gibi rahat hissettirdi.

Bakü'ye Azerbaycan'da 'Bakı' deniliyor. 1 Eylul 2019 sonrasi Turk vatandaslari icin vize kalktı, bu sebeple vize islemlerinden bahsetmeyecegim.
Azerbaycan’in para birimi “Manat” 1 manat, 3.43 tl 🙄 arada bayag fark var. Bu da Turk lirasinin gunden gune eridiginin en acik gostergesi.

SIM card  “Azercell” internet acisindan en iyisi diyebilirim. Sokaklari, caddeleri piril piril... Istiklaliye caddesi, Nizam caddesi, old town ( eski şehir )  cevresi Turkiye’den giden urunlerle dolu. Ozellikle old town cok guzeldi. Bu bolgeler birbiriyle ic ice girmis, yuruyerek her yeri gezebilirsiniz.

Alisveris yapmak cok mantikli degil. Coguna Turkiye’de daha ucuz bir sekilde ulasabilirsiniz.

Yemekleri et ve hamur isi agirlikli. Ozellikle bir shah pilavi var kesinlikle denenmeli. Ilk defa kestaneli, hurmali, kayisili, uzumlu bu kadar karisik bir pilav yedim.
Ulke de benzin 0.90 manat, ekmek 0.50 Iken asgari ucret yaklasik 400 manat. Ev kiralari da 300-400 arasi degisiyor.

Baku’ de bir yerden bir yere en uzak mesafe 40 dakika gibi dusunebilirsiniz. Arac kiralamak kolay , Turk ehliyeti gecerli. Arac kullanmak cok daha kolay.nYoldan cevirdiginiz taksilerle pazarlik etmeniz gerekiyor cunku taksi metreleri yok. Uber ve taxify uygularimini kullanabilirsiniz. Metro ve otobusler de ulasim cok kolay ve cok ucuz 30 gepik ( kurus ) manat.

Baku’nun egitim sistemi inanilmaz guzel. Zorunlu egitim lise bitene kadar gecerli. Eger ciddi bir bahaneniz yoksa okulu bitirmek zorundasiniz. Diyelim ki bir engel durumu oldu. Bu sefer ogretmenler eve geliyor. Universiteler hangi bolumleri iceriyorsa onlara bagli olarak kendi bunyelerin de liseler var.

Guvenlik en ust seviye de cok fazla polis var. Kaldigim otel dahi polis tarafindan korunuyor. Yahu dedim olur mu nasil yani. Soyle oluyormus. Eger bir isletmeniz varsa devlet tarafindan kontratli polis aliyorsunuz. Odemesi de devlete yapiliyor. Polislerin kademesi var.

Genel itibariyle aklımda sokakları, caddeleri tertemiz, ışıl ışıl kendi halkı için asgari ücret ne kadar az olursa olsun alım gücü yüksek tertemiz bir yer. Bir an da kendinizi yol düzeni ve yapılaşması sebebiyle Dubai'de hissederken bir an da  Fransa'da İtalya'da bulabiliyorsunuz.

Tabi hava alanından şehre giden yol üzerinde göreceğiniz yüksek ihtişamlı duvarların arkasında öyle lüks villalar yokmuş. devası kapı açıldığın da içeride gördüğüm gecekondu mahallesiydi. Şehrin göbeğinde kalmış demek ki yenilemek yerine yüksek duvarlarla kapatmayı tercih etmişler. Oysa ki petrol ve doğal gazın kokusu tüm şehir sarmışken halkın daha rahat geçinebileceği duygusu oluşmuştu. Diğer konu da bir çok bölge de hala doğal gaz hattının dışarıda olması sadece su yer altından geçiyor.

Gezilecek yerlere göz atalım;

Nizami Caddesi; Buranın gündüzü ayrı akşamı ayrı güzel. Bu sebeple ikisini de görmenizi öneririm. Eğer gözünüzde canlanmasını isterseniz her ülkenin bir meydanı olur ya hani Türkiye'nin Taksimi gibi düşünebilirsiniz. Sokakları daha temiz ve nufusun yoğun olmamasından dolayı hayat daha sakin akıyor. Bir çok restorana da burada bulabilirsiniz.

Şirvanşahlar Sarayı ve Kız Kulesi; Unesco Dünya KültürMirası listesine girmiş surlar diyarı. Çok eskiden Hazar denizi buraya kadar gelirmiş. Sular çekildikten sonra bizde ki Kız kulesi hikayeleri gibi buranın da bir kaç hikayesi var. Çevresinde hediyelik eşya, tur acenteleri, restoranlar göreceksiniz. Nizami caddesinin hemen yanı başında gezinizi buna göre planlayabilirsiniz.

Alev Kuleleri; Şehrin her yerinden görebileceğiniz bu yapıların akşam dansını izlemek izlerseniz. hemen Hazar denizinin karşısına kurulmuş ben adını her ne kadar ' Bakü eye ' desem de Bakülüler 'Şeytan Çarkı ' diye adlandırmışlar. :))) Halı müzesinin önünden kuleleri arkanıza alarak güzel kareler yakalayabilirsiniz.

Dağüstü park; Burada tüm Bakü'yü ayaklarınızın altına serecek bir görsel şölen sizi bekliyor. Hazar denizinin kıyısına son zamanlarda yapılan modern mimarisiyle göz alıcı bir hale büründüğünü söyleyebilirim. Aynı zaman da bu noktadan da kuleleri izleyebilirsiniz. Akşamları lazer ile alevler, Azerbaycan bayrağını sallayan askerler gösteriliyor. Türkiye Türk'ü ve Azerbaycan Türkleri adına yaptırılmış Şehitliği de gezip dua edebilirsiniz.

Bakı Bulvarı; Milli parkı, Baku'nün sahiline konumlandırılmış. Çok büyük bir park ve gezi alanı kahvenizi yudumlarken Venedik gondolu sefasıyla parkta küçük bir gezinti yapabilirsiniz. Bu bölgeden uzaklaşmadan yanı başında olan halı müzesini de görmenizi öneririm. Metroyu kullanmadım ancak yakınında metroyu gördüm.

Azerbaycan Halçası Muzeyi; Azerbaycan Türkçesinde halçası 'halı' demek. Halıların toparlanma geçmişi 1967 yılına dayansa da 2014 yılında yapılmış bu mimari yapı hemen gözüme ilişiyor. Mimarisi tam da ismine uygun halı modeli ile tasarlanmış. İçeri de bir çok kişiye ait halı dokuma örnekleri ile birlikte bazıları tablo kadar güzel sanki bir ressam elinden çıkmışcasına el dokuma halı olarak görme şansınız olacak. Bilgilendirme panosunda halıların fotoğrafları ile birlikte hangi ğlkeye, kime, nereye ait olduğu ile ilgili detaylı bilgi verilmektedir. 90 cm lik bir halının iki ay kadar bir zaman aldığını da hali hazır da orada halı dokuyan zanaatkardan bilgisini aldım.

Heyder Aliyev Merkezi; Muze Irak-Ingiliz melezi dunyaca unlu mimar Zuha Hadid tarafindan yapilmis. Gok yuzunden baktiginiz da ne oldugunu anlayacaginiz bu muze aslinda sadece bir imza 🙂 evet Hayder beyin imzasi. Bakü'de görmeniz gereken yerleri bu müze içerisinde minyatür hali ile sergilemişler bu alandan bile not alabilirsiniz.
Disaridan devasi olan bu muzenin icerisi disaridan gorundugu kadar buyuk degil ama luks yapilmis.
Iceri de resim sergisinden , kuklalara kadar bir cok degisik alanlarla karsilastim. Gayet keyifli bir gün oldu. "I love Baku" yazisi da tam da bu müzenin yaninda...

Ateşğah ; Bakü merkeze 30 km uzaklıkta bulunan bu yer eski bir ibadethane ( 7. yy ) bir müze olarak koruma altında. Burası dünyada bulunan üç mecusi (zerdüşt ) tapınağından biridir. Ateş mabedi anlamına gelen ateşğah sözcüğü içeriye girdiğiniz de anlam buluyor. Doğal yolla yükselen ateş sebebiyle zerdüştler  burada ibadet etmeye başlıyor. ( Toprak, su, hava, ateş mecusilik dininde kutsaldır. ) Eskiden doğal yolla yanan bu ateşler bu gün doğal gaz kullanarak gösteri amaçlı hazırlanıyor. İpekyolu tacilerinin yaptırdığı küçük küçük odalarında ise eskiye (17. yy yapılmış ) ait bilgiler yer alıyor. Hemen dışarıda da hediyelik eşya satan dükkanlar var. Esnafa destek olmak amacıyla alışveriş yapılabilir ancak bütçeniz kısıtlı ise fiyatlar şehir merkezinde yarı yarıya daha ucuz.

Heyder Mescidi; Eski devlet başkanı adına 1993 yılında Kafkasların en büyük cami yapılmış. Çok heybetli bir o kadar da gösterişli bu cami çok büyük bir bahçe içerisinde yer alıyor. Gittiğim de cami kapalıydı sonra öğrendim ki devamlı olarak kapalı sadece bayram namazlarında açılıyor. Vakit namazları için  caminin alt bahçesinde açık tuttulan odalarda kılınıyor. Orada bekleyen güvenlik görevlisi birinden rica ettim oda "oo Türk bacımız gelmiş, hoş gelmiş" diyerek caminin kapılarını açtırdı. Minarelerin yüksekliği 95 metre içerisi ve bahçesi kullanıldığında binlerce kişi namaz kılabilir.

Restoran tavsiyesi; Riviera restoran , Firuze restoran (şah pilavı büyük porsiyonda geliyor dört kişi anca bir tanesini yiyebilir), hemen karşısında bulunan eğer Hint yemeklerini seviyorsanız hint restoranı, Hilton Bakü'nün en üst katında milim milim dönen 360 bar, Sahil bar & restoran, Passage 145, Sherlocks, Sheki restoran . Gece eğlencesi içinde 'Enerji Club'a gidilebilir. Nizami caddesinde herhangi bir kafe de de vakit geçirebilirsiniz.

Alısveris merkezi (avm); Genclik avm, 28 avm, Park bulvar ( Hilton Bakü'nün yanında) en buyuk alisveris merkezlerindendir.

Çevre de en çok gördüğüm market "rahat" marketti. Genel ihtiyaçlarınızı buradan karşılayabilirsiniz. Hazar denizinde yüzmenizi tavsiye etmiyorum.

Çevre bölgelerde Qebele (yeşilliği bol ) , Yanardağ ( dağdan doğal yolla çıkan ateş var çok görülesi olduğunu düşünmüyorum) , Gobustan kaya oymaları ( Unesco Dünya Kültür Mirası listesinde )

Umarım blgilendirici güzel ve keyifli bir yazı okumussunuzdur. :)
















12 Şubat 2019

Neden Fillere Binmemelisin!

Uzun yıllar boyunca en önemli isteklerimden birinin, fillere binmek olduğu duygusu ile yaşadım ta ki bunu deneyimleyene kadar. Tayland bunun için biçilmiş kaftan olsa gerek.

2016 Nisan ayında tam de en güzel zamanın da ( songkran festivali dönemi ) her yerin tıklım tıklım turist dolu olduğu zamanlardı. Kanchanaburi, Ayutthaya, Bangkok, Phuket, Pattaya'yı gezmek için annemle birlikte yola çıktım. Biberonla balık beslemek, kuzularla oynamak, maymunlarla bir şeyler içmek, aslanları sevmek, fillere binmek gibi her gün düzenli olarak kendime bir program yapıp geziyorum. 

Ne de olsa diğerleri gibi ben de o şahane görsellikteki hatta tonlarca ağırlıktaki filin beni taşımasında hiç bir sorun görmüyordum. Hayvanları çok seviyorum ve onları yakından göreceğim, dokunacağım diye çok mutluydum. Bir süre sonra (yaklaşık bir aylık seyahatim de) hayvanlarla ilgili yaptığım her programın sonunda kendimi kötü hissediyordum. 

Bu duygu tam olarak filin üzerine çıktığım an da ayyuka çıktı. Fil yürümeye başladığında inmek istedim hem üzerinde olduğum için hem de ayakkabılarımla tenine basıyorum diye devamlı özür dilemeye başladım. Filin bakıcısına geri dönmesini söyledim. O an da elinde hançere benzer bir demir gördüm. Neden onu taşıdığını ve kullandığını sorduğum da "ağaçlar geçiş güzergahında her hangi bir dal parçası gözünüze gelmesin diye taşıyorum" dedi. Pis yalancı!

Filin üzerinde çok uzun süre kalmadan hemen indim. Peki beni bu kadar rahatsız eden şey neydi ! Oysa ki her şey çok normal görünüyordu ... 

Filden indikten sonra yanına oturdum, ondan sesli olarak özür diledim tekrardan. Yüzünü sevdiğim de gözlerindeki hüznü görmemek imkansızdı. Yanından ayrıldığımda ben de bıraktığı üzüntü çok derindi.

Fillerin bir köpek, bir at, bir kedi gibi söz dinleyeceğini düşünmediğim için nasıl eğitildiklerine baktım. Hani bakıcı adamın elinde tuttuğu hançer gibi bir şey vardı ya sözünü dinlemediğin de kafasına vurmak, delmek için kullanılan bir malzemeymiş. Deyim yerindeyse başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Biraz daha araştırdığım ise daha da enkaz bir durum ortaya çıktı. 

Fillerin anatomik yapısı bile binilmesine izin vermiyor. Bırakın eğiticilerin, bakıcıların işkencelerine birilerinin üzerine binmesi bile onların canını yakıyor. Sırtına basınç uygulandığında sivri ve yukarıya doğru dik olan omurilik filin derisine batıyor ve yırtılmalara sebebiyet veriyor. Hatta omuriliğinin kırılmasına kadar kötü sonuçlar doğuruyor.
Fillerin Omurilik yapısı 


Modern çağın köleliği, işçi hayvanlar üzerinde de devam ediyor, diyebiliriz.

Düşünsenize çocukluk hayalim meğerse bir filin hüznüymüş. Bu olaydan sonra hayvanat bahçesi ve sirkleri ziyarete gitmedim. Buna aslan, kaplan tapınakları da dahil. Hani şu "biz sadece tedavi ediyoruz, hiç birine uyuşturucu iğne yapmıyoruz" diyenlere inanmayın. 

Vahşi doğaya ait hayvanlara sadece yakın olmak, sevmek, görmek için olan duygularınızı bir kenara bırakıp, onları tutsak tutan, hayatlarını kapalı alanlar içerisinde geçirmesini sağlayan, işkence yapan, ailelerinden ayıran insanlara kurumlara destek olmayın. Yunusları, balinaları kapalı alanlarda tutan yerlerin ziyaretçisi olarak bu zulmün bir parçası olmayın. İşte o zaman hayvanları ne kadar sevdiğinizi kendiniz de görmüş olacaksınız. 

Belki bu gün değil ama gelecekte eminim bu durumlar son bulacaktır. Hiç bir hayvanın bu şekilde eziyet görmesi, ülkenin turizmi, çevresel faktörleri ya da  yoksulluğu sebep olamaz. Tatil tercihinizi fil turu satmayan kişilerden ve acentelerden yana kullanarak yaparsanız bir nebze de olsa da tepkinizi göstermiş olursunuz. 

Umarım gelecekte vahşi hayvanları sadece doğal ortamlarında izleyebileceğimiz, hayvan işkencelerinin bittiği ve "hayvanat hapishanelerinin" kapatıldığı zaman da onların dengelerini bozmak yerine yaşamlarına destek olabileceğimiz girişimler de bulunuruz. Umarım bir gün tüm dünya da hepsi bir eşya olmaktan çıkar ve  küçük bir çocuğun ki gibi haklara sahip olur.

11 Mayıs 2017

Amerika Vizesi Ret Sebepleri

Ne zaman bir vize başvurusu yapsak. Acaba verecekler mi, kaç gün verecekler, vermeyecekler mi, neden ret aldım şimdi ben böyle... Kafamızda deli sorularla bir süreç yaşıyoruz. Sekiz yıldır bir fiil geziyorum. Bordo pasaportumla bir çok ülkeye giriş yaptım. Mülakatlar da tek belirttiğim şey "sadece gezmeye gideceğim yani senin ülkende kalmak gibi bir derdim yok" u hissettirdiğim de bir günde shengen vizesi de aldım. Hatta bazen hesabım da para olmazdı anladım ki ona da bakmıyorlar. Şimdi size bazı yaşadıklarımı aktaracağım, umarım birilerine faydası olur.

Amerika konsolosluğunun öncelikle eşssiz manzaraya hakim oluğunu görünce aman da ne güzel yere konumlanmışlar vay bee sözleri aklımdan geçerken, kapıdaki görevlinin fotoğrafınızı 6 ay içerisinde çektirdiniz değil mi ! sözleriyle kendime geldim. Daha içeriye girmeden dışarıda bu kontroller başlıyor.

Yaklaşık bir buçuk saatlik bekleyişim de neden üç kişiden birinin neden ret aldığını aktarmak istiyorum.

Özellikle daha once Shengen ülkelerinden herhangi bir sebeple ret alınmışsa önce nedenini öğrenip, sonra ayni belgeyi sorup, sözlerine kısa bir açıklamayla başlıyorsa anlayın ki ret alacaksınız. Ret aldığınız aynı durumu sürdürmediğinizi ispatlayın.

Olumlu mülakatlar da sorular net cevaplarda net, fazla açıklamaya girmek karşınızdakini şüpheye düşürüyor ve daha fazla soru sormasını sağlıyor. Bu duruma bir kaç yaşanmış örnekle bakalım. Kimler o süreçte ret, kimler onay almış.

1) Yaşı genç erkekler özellikle bir yer de  çalışmıyorlarsa ve geri döneceklerini kanıtlayamazlarsa.
2) Yurt dışında yasayan kişinin davetiye gönderse bile gönderenin referansının iyi olmaması. ( Bir adamın üçüncü ret alışı evraklarında sorun görünmüyor ancak davetiyeyi gönderen kisi yani amcası ile alakalı olabilir. )
3) Banka hesabının yeni açılmış olması ve/veya hesapta gereğinden fazla para olması ( Bir kadın İtalya'dan hesabında fazla para olduğu için ret almış aynı şekilde yeniden aynı evrakları kontrol edip aynı sebepten ret aldı ). 
4) İngilizce biliyormusun! sorusuna direkt "hayır" diye cevap vermek yerine bildiğiniz kelimeleri sallayın. Daha önce shengeni (avrupa da serbest dolaşım hakkı veren vize )  olduğu halde bu şekilde ret alanlarda oldu. 
5) Darbe olayı sonrası olsa gerek ki kimse ne mezun oldugu okulu ne de çalıştığı kurumu söylemek istemiyor. Bir adam " iş yerim kapatıldı, bu sebeple yeni bir işe başlamadan gezmek istiyorum" dedi. Detaylı sorular sorulunca kapatılan üniversitelerden birinde öğretmenmiş. Daha önce hiç bir öğretmenin üniversiteden bu şekilde bahsettiğini bende duymamıştım. Şimdi ret yemesinin sebebi kurum mu ! Yoksa dolaylı cevaplar vermesi mi ! Karar sizin .
6) Bir başka kadın kızının yanına gidicekmiş. Damadı Amerikalı ve orada yaşıyorlar. Soru şu eşin var mı? Başka çocuğun var mı? Bunlara "yok" diyince sanki Türkiye'de onu bağlı tutacak başka bir şeyi yokmuş gibi konuşunca ona da ret verdiler.
Bir başka kadın kızı Amerika'da dil eğitimi almaya gitmiş yaklaşık 1,5 yıl olmuş. Neden dönmedi, hala! sorusuna "daha ingilizceyi öğrenemedi de ondan bende bir görüp gelim istiyorum. Burada oğlum var, eşim var. Kızım da bitirsin de gelsin istiyorum" dediği anda resmen "kıl payı" onaylandı. 
7) Bir kaç ay kalıcam girişi yaparsanız direkt ingilizce konusmaya başlıyorlar. Nedenlerini soruyorlar. Bu sebeple kalış sürenizi daha az tutun. 

Nasıl kolaylaşır?

Öncelikle gezmek için ve geri döneceğinize inandıklarında zaten hiç bir sorun yok. Onlara turist vizesi ise Ingilizce biliyorsanız, hiç tanıdık var, arkadaslarım var durumuna girmeyin. Bu kolaylık sağlar diye düşünmeyin. Yalnız olduğunuzu söyleyin. Orada çalışanlara bir merhabayı eksik etmeyin, rahat olun ve konsoloslukta çalışanların size hizmet vermek için orada oldugunu unutmayın. 
Bana sıra geldiğinde pasaportuma bakıp yabancı uyruklu bir kadın Türkçe konuşmaya başladı. "Nereye gidiyorsun, tanıdık var mi?" diye sordu. New York oldugunu ve tanıdığım kimsenin olmadığını, sadece alışveriş yapmak için gittiğimi, söyledim. Hiç bir evrağıma bakılmadan Bir dakika da onay verdiler. 
Bu işler sansa, işte çalışana bağlı, onlarla değişiyor gibi bir durum yok. Kendinizi doğru şekilde ifade edin, kendinizden emin bir şekilde konuşun, yeter. Herkes ülkesine turist gelsin, para bıraksın istiyor. Bu gerçeği bilin ve o gişe de oturan insanların size hizmet etmek için orada olduğu gerçeğini unutmayın.

Facebook

https://www.facebook.com/gezginkita/

Yolunuz açık olsun.

Sevgiler

10 Mayıs 2017

Cambodia / Kamboçya Gezi Rehberi

Kamboçya, eğer alışveriş aşığı ya da lükse çok düşkünseniz bu ülke sizin için uygun değildir. Burası tam anlamıyla huzuru arayan kişileri kucaklayan, huzurlu olan kişilere de ekstra ilgi gösteren, sakinliği, dinginliği ve insanlığı ile tertemiz kalmış nadide ülkelerden biridir. Dini budizm, dili Khmerce. İngilizce konuşanlar da var ancak konuşamasalar da beden dilini gayet iyi kullanıyorlar bir sorun yaşamazsınız.

Kamboçya bayrağı üzerinde tapınak resmi vardır ki dünya da sadece iki ülke bayrağında bunu görebilirsiniz. Diğeri Afganistan bayrağı. Güneydoğu Asya'da yer alan Kambocya Krallığı, on beş milyon nüfüsunun yaklaşık iki milyonu başkent Phnom Phenh'de yaşamaktadır. Kamboçyalı değil de çoğunlukla Khmer'liler diye kendilerini belirtiyorlar. Khemerliler, esmer tenli, çekik gözlü köfte dudaklı inanılmaz güzel çocuklara sahip. Bir an kendimi film setine gelmiş gibi hissettim. Her yer turuncu, tam da filmler gördüğümüz türden. Ülkeyi çekici hale getiren Siem Reap'te bulunan Angkor tapınakları ve başkent'te bulunan ve Pol Pot'u merak edenler içinde Tuol Sleng soykırım müzesi ile dikkat çekiyor. Bir adam düşünün 1975-1979 gibi yakın bir tarihte bilim adamlarını, sanatçıları, aydınları, okuma ve yazma bilenleri sadece köylü sınıfı kalsın diye zorla tarlalarda calıştırıp teknoloji olarak gördüğü gözlükten saate her şeyi yasaklayıp sonucunda iki milyona yakın kişiyi  öldürüyor. Bu adam aslında başlı başına ayrı bir konu. Dünyanın en tehlikeli silahı eğitimdir. Oda en güçlü silahlarını elinden almış.


Kamboçya tam altı kez isim değiştirmiş. The Kingdom of Combodia, The Khemer Republic, Democtaic Kampuchea, The People's  Republic of Kampuchea, State of Combodia, The Kingdom of Combodia . Buradan ülkenin akibetini anlamak zor da değil. Fransızlar, İngilizler ( İngilizler, Kızıl Khemerlilere mayın döşemesini öğretmiş, simdi hala onlar yüzündn ölüyorlar ) derken halk eziyet altında kalmış. Bu kadar savaş sonucunda ülke de milyonlarca mayın kalmış. Bu sebeple demir yolu yapılamıyor. Mayınların olduğu bölge Kuzey Kamboçya, Vietnam sınırına yakın yerlerde bulunuyor.

Thailand, Khasan Road' daki acenteden aldığım otobüs biletiyle (800 baht) yola çıktım. Sabah dokuz da acente önünde buluşup direkt otobüsle Siem Reap'e kadar geldim. Eğer uçak ile gelicekseniz vizenizi online olarakta bu https://www.evisa.gov.kh/ adresten alabilirsiniz. Thailand'tan Kamboçya sınırına ulaşmamız yaklaşık dört saat sürdü. Oradan Siem Reap ise sadece iki saat. Yollar beklediğimden daha düzgündü. Otobüsler VIP diye satılsa da beklenti oluşturmayın eski otobüslerin koltuğu yeni ise ve klima varsa ona vip diyorlar. Poi Pet sınırı'na yaklaştığımız da muavin pasaportları almak istedi. Gezilerimin detaylarını https://www.facebook.com/gezginkita/ adresimden paylaşıyorum. Yine de kısaca bu kısmı anlatacağım. Normal şartlarda vize kapıda veriliyor ve neredeyse elinizi kolunuzu sallayarak, hiç bir arama bagaj kontrolü olmadan yürüyerek sınırı geçebiliyorsunuz. Vize ücreti 30 dolar eğer siz ilgilenmek istemiyorsanız  (ki yine de inip o sıraya giriyorsunuz ) 5 dolar fark vererek muavine yaptırabilirsiniz. Kendiniz yaparsanız ve hızlı yürürseniz otobüsün kalabalığını sıra da beklemek zorunda kalmazsınız. Yanınızda bir adet vesikalık fotoğraf bulundurunuz. Fotoğrafta gördüğünüz yerin sol tarafına yürüyüp pasaport kontrolü yapıldıktan sonra sağ taraftaki beyaz binadan vizenizi on dakika da alabiliyorsunuz. Bir aylık vize aldım. Eğer siz iş kurmak ya da daha fazla kalmak istiyorsanuz 35 dolar karşılığı E tipi vize alıp on iki aya kadar uzatabilirsiniz. Her ay içinde yeniden para ödüyorsunuz. Turist akımı sebebiyle bu fiyaların yakın zamanda yükseleceğinden eminim. Fiyatlar için güncel durumları kontrol ediniz.
                      Baron

Benim belirlediğim tarih Khmer (Khemer Songkran ) yıl başı kutlamalarına denk geldi. Bayramın birinci günü evlerini temizliyorlar, ikinci günü evsizlere öksüzlere yardım edip birbirlerine hediye veriyorlar, üçüncü günü ise hem çocuklarını yıkıyorlar hem de Budda üzerinden su akıtıp dua ediyorlar. Böylece yıl boyunca Kamboçya için de su duasında bulunmuş olunuyor. O kadar güzel bir bayram ki 14 Nisan ' da başlayıp beş gün sürüyor. Islanmadan, bebek pudrasını başınızdan aşağı yemeden, yüzünüze boya yapıştırılmadan normal halde asla sokaklardan geçemezsiniz. Sokaklar geceleri temizlense de her yer sabahları pudra kokuyor. Asya gezileriniz de Nisan ayını tercih ederseniz, kültürel eğlencelerine, danslarına ve gelenek göreneklerini görme şansı elde etmiş olursunuz. Yanınız da telefonunuzu ve paranızı muhafaza edebileceğiniz su geçirmez, boynunuza asabileceğiniz çantalardan alın. Ayrıca kadınlar için söylüyorum makyaj yapmayın bir kaç dakika içinde zaten tanınmaz hale dönüyorsunuz. Dezavantajı ise; ülkeye çok fazla turist akın etmesiyle birlikte, lokal halkında tatili olduğu için yer bulmakta zorlanıyor tabi bu da fiyatları arttırıyor. Örneğin Kamboçya'dan Thailand'a otobüs dönüşünü zor buldum. 1 dolarlık yarım saatlik ayak masajını 4 dolara yaptırdım. 


Kamboçya'da iki mevsim var. Kasım- Nisan ayları kurak ve sıcak geçer hatta sıcaklık kırk derecelere kadar çıkıyor. Ben gündüzleri hayatımda içmediğim kadar su içtim. Mayıs-Ekim arası ise nemli olmakla birlikte yağış gösterir. Bence Asya'nın mevsimi Kasım'dan sonra başlar. Gitmeyi düşündüğünüz de araştırmalarınızı farklı yazarlardan okumanız da fayda var. Mevsimler, festivaller, yazan kişinin ruh hali, aldığı keyif sizinki ile aynı olmayabilir. Bu sebeple bu ayrımları yaptıktan sonra, kendi tarzınıza yakın bir seyahat yazarını seçmenizi ve takip etmenizi öneririm.

Geçimlerini pirinç ile sağlıyorlar. Bu ülke evet yazının başında da söylediğim gibi eğlence, alış veriş , yüksek binalar, lüksten tamamiyle uzak. Burada insanlar fakir ama Filipinler de gördüğüm açlık burada yok. İnanılmaz güler yüzlüler, gerçekten yabancıları seviyorlar. Bazen neden bu kadar mutlular, neden kimse laf atmadı, diye düşünmedim değil. Khmerler, tarımla ilgilendikleri için kendi yemeklerini kendilerini sağlıyorlar. Evleri, su baskınlarına karşı yükseltilmiş ağaç ve tenekelerden yapılmış. Ben bu kadar mutlu, paylaşımcı bir toplumu bir arada görmemiştim. Aslında geçmişine bakarsanız bu gün neden bu kadar teknolojiden uzak, köylü sınıfının fazla olduğunu gözler önüne seriyor. Böyle durumda olmalarına rağmen bir şey satarken turist kandırmıyorlar. Bu demek değil ki kontrol etmeden gözü kapalı güvenebilirsiniz. Nereye giderseniz gidin turistin fazla olduğu yerlerde kendinize ve eşyalarınıza sahip çıkmanız gerektiğini unutmayın.


Ülke de güvenlik konusunda hiç bir sıkıntı yaşamadım. Hem de en kalabalık döneminde orada olduğumu düşünürsek binlerce kişinin arasında pudra, boya ve su partisi yapıldı. Ne bir taciz ne bir kavga ne bir gürültü yaşandı. Kadınlar ve erkekler eşit sekilde çalışıyorlar. Kesinlikle on sekiz yaş altı çoçuklara yaklaşmak çocuk istismarına giriyor ve direkt ceza evine atılıyorlar. Çocuk istismarının, dünyanın her yerinde hastalıklı insanların var olduğunu düşünerek, çocugunuzu kimse ile yalnız bırakmayınız.

 






Betondan evde oturuyorsanız oranın zenginlerinden sayılıyorsunuz. Genellikle evlerin tenekelerden ya da ağaçtan yapıldığını hatırlarsak içerisinde eşya olmadığını da kolayca söyleriz. Bir eve misafir oldum. Türkiye'deki herkesin haline şükretmesi lazım. Bir de ne kadar mutlu olduklarını görseniz ihtiyaçları yok çünkü. Aynaları yok ki cımbıza olsun, makyajları yok ki çantaları olsun. Erkeklerin en komik görüntüsü ise şöyle motorsikletlerine yaslanıp John Travolta bakışlarıyla motorsikletin aynasından saçlarını taramalarına her an tanuk olacaksınız. Bu ülke de aileler aslında mütasıp. Başlık parası durumları da var. Rahat takılan kızların çoğu ailelerinden ayrı yaşayan Siem Reap'e çalışmak için gelen kişilerdir.



Eğer alerjik bir bünyeniz, hassas bir yapınız varsa size çok önereceğim bir ülke değil. Bu ülke de emeğin para etmediğini de belirtmek istiyorum. Emeğinizi satmak istiyorsanız Körfez ülkelerini ya da Amerikayı tercih edebilirsiniz. Eğer işiniz Kamboçya dışında ve internetten yürütülebilir iş ise evet burada yaşamaktan keyif alabilirsiniz. Diğer türlü sadece tatil amaçlı gelin gidin derim.

Konaklama çok pahalı oteller de var hostteler de var. 2 dolardan başlayıp 150 dolara kadar istediğiniz bütçe de yer bulabilirsiniz. Ulaşım için tuktuk kullandım. Angkor Wat için günlük on beş dolara hatta daha ucuza bile anlaşabilirsiniz  ( sabahın beşinden öğlen ikiye kadar gezdiriyorlar. ) Kiralamadan normal şekilde bir yerden başka yere gitmek için çok mesafe farketmeden bir iki dolara götürüyolar. Ülkede tıka basa karnınızı bir - iki dolara karnınızı rahatça doyurabilir, 1 dolara 1 kilo çamaşırınızı yıkatabilirsiniz. Su alkolden daha pahalı, yemekler Thai sokaklarında satılanlardan daha temiz ama ben yemedim. Daha çok otel restoranı ve apsara dansı yapılan restoranları seçtim. Yemeklerini ben çok beğendim bir sıkıntı yaşamadım. 



Siem Reap 

Siem Reap,  Thailand krallığı ( eski adı Siyam ) savaşta yenilince şehrin ismini 'Siyam Yenildi' olarak isimlendirilmiş. Siem Reap'te sokaklarda çalışan el sanatları ile uğraşan Türklerle karşılaşabilirsiniz. İnsanlar sakin ılımlı, Türklerin çok fazla ilgi gösterdiğini ve fazla göç almaya başladığını söyleyebilirim. Buraya geldiğiniz de hostel ya da otel arayışınızı 'Pub Street' denilen civarda yapınız. Asya ülkerinde Booking.com yerine Agoda.com 'u kullanıyorum. Booking için prosüdür çok Agoda inanılmaz rahat. Her hangi bir aksilik durumunda yardım istediğiniz biri Agoda.com  ile sizin yerinize uzaktan tüm ödemeleri yapabilir. Pub street, her şey bu caddenin çevresinde, parti, festival zamanlarında inanılmaz kalabalık oluyor. Hatta adım atacak yer bulamazsınız. Burada Fransız tarzı hazırlanmış menülere ve restoran dizaynlarına rastlamanız çok olası. Alışveriş yapabileceğiniz kapalı çarşılar da var. Thailand'ta olduğu gibi burada da masaj çok ucuz. Eğer masajı doğru yer de yaptırmazsanız vücudunuz da kalıcı hasarlara neden olabilir. Her sokakta hem telefon hattı  (2-3 dolar) alabileceğiniz hem de masaj yaptırabileceğiniz alanlar var. Tuktuklara ( sürücüsü insan olan fayton ) en fazla bir ya da iki dolar vererek yolculuk yapabilirsiniz.



Angkor Arkeolojik Park

Khmerce, Angkor "şehir" demektir.  Siem Reap şehir merkezine 6 km uzaklıkta yer alıyor. Hindu tanrısı Vishnu adına Khmer Kralı Suryavarman (1113-1150 ) tarafından yaptılırılmış, on ikinci yüzyıldan sonra Hindu tapınağından Budist tapınağına çevrilen  bu arkeolojik parkı gezerken resmen gözlerim kamaşıyor. O dönemler de başkent olan bu bölgeden, Thailandlıların saldırıları sebebiyle şimdi  ki başkente taşınırlar. Bu bölge aslında hiç yok olmamış sarmaşıklara ve ormanın derinliklerinde kalsa da 1586 ' da ilk batılı ziyaretçisi Antonia da Madalena restorasyon ettiremeden öldürülüyor. Öldürülmeden önce burayı bir tarihçiye anlatıyor. Bir kaç asır geçtikten sonra 1860' da Fransız doğa bilimcisi Henri Mouhot'un bulduğu düşünülse de o gelene kadar hem Khemerler hem de bir çok batılı zaten ziyaret etmişti. Belki de Henri'nin yazdığı kitapla burayı populer hale getirdiğini söyleyebilirim.Yirminci yüz yılda başlanan restorasyonla bugün ki haline getiriliyor. Angkor bölgesi bir kaç bölüme ayrılarak gezilebilir. Angkor Wat, Angkor Thom, Bayon Temple bu bölgenin en ünlü tapınaklarındandır.



Dünyanın en büyük tapınağı ve Unesco dünya mirası listesine girmesiyle ün kazanmış bu bölgeye geldiğiniz de güneşin doğuşunu yüzlerce kişiyle izlemenin keyfini yaşayabilirsiniz. Tam da tapınak bölgesinde yapılan yağlı boyaların gerçek halini görebilir ve satın alabilirsiniz. Ben ücretini ödedim, adresi verdim. Ressam gerçekten otelin resepsiyonuna bitirince teslim etmiş. Güneşin doğuşunu ya da batışını kesinlikle birini izleyin. Bol bol su tüketeceğinize eminim. Ben tuktukçunun aracındaki on tanesini içtim. Adam kesin şok olmuştur. Tuvalet ihtiyacı da hissetmedim. O kadar su nereye gitti anlamadım. Hala neden o kadar su içtiğimi düşünüyorum.

Güneşin doğuşu için sabah saat dörtte kalmanız gerekiyor ki kahvaltı falan derken yola çıkın. Ormanda dahil 400 km alanı yürüyerek gezmeye kalkmayın. Ya tuktukçu ya da bisikletiniz olsun. Giriş ücreti 20 usd bir günlük, iki günlük ve üç günlük biletler var. Ben bir günlük bilet aldım ve sabah güneşin doğuşundan batışına kadar içeri de vakit geçirdim. Tapınaklar için bilet alırken fotoğrafımı çekmişlerdi. Bilet üzerinde kendimi görünce şaşırdım ve sevindim. Anı olarak da saklayabileceğim bir şey oldu. Burada en önemli nokta her ayru tapınak girişinde bilet kontrolü yapıyorlar. Kesinlikle kaybetmeyin yoksa içeriye sokmazlar. Ben tuktukta çantamı bırakmıştım. Geri dönüp almak zorunda kaldım. Yani Angkor  bölgesine girmiş olmanız diğer tapınakları biletsiz göreceğiniz anlamına gelmiyor.


Tuktukçu ile normal şartlarda yarım gün anlaştık. Gezide belirlenen noktalar öğlen bitince, kendisine 10 usd daha fazla verince bizim istediğimiz rotalarda gezdirmeye başladı. Bu sebeple iki günde gezeceğimiz alanı bir günde gezdik. Otel, yolda yememiz için çay kahveye kadar sepet içinde kahvaltı hazırlamış. Otelin web sitesi http://www.goldentemplehotel.com/home adresiden ulaşabilirsiniz. (Golden Temple Hotel) Eğer hostelde kalmak isterseniz de bu otelin adresinin çevresinde arama yapın. Lokasyon olarak da çok iyi bir yerde. Burada kalırken çok güzel jestler yaptılar. Bir saat masaj, her ayrı gün kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği hediye ettiler. Her yerin turuncu olması içimi şişirdi ama yine de güzeldi. Bazı günler yorulduğumda otelin havuzunda da vakit geçirdim.

Aslında bu gezi de mutlu ve huzurlu hissetmemin sebebi de annemdir. O kadar mutlu oldu ki . İyi ki onunla yola çıkmışım. Dizleri ağrıdığı halde bir kere şikayet etmeden sabahın beşinde benimle güneşin doğuşunu izlemek için yollara düştü. Annelerinizin değerini bilin. Asyalıların anneye babaya çok saygılı olduğunu da gördüm. Bir çok yerde de annem sebebiyle öncelik verdiler.


Öncelikle günü inanılmaz yorgun bitirdiğimi söyleyebilirim. Havanın sıcak olması ve tapınaklara girmenin kolay olmadığını bilin. Merdivenlerden çıkışlarda eğim olmadığı için her hangi bir dengesizlikte aşağıya düşmeniz olası. Bunları anlatan vloglar var ancak daha youtube adresime atmadım.

Angkor Wat; Arkeolojiyi seven herkesin keyifle gezecektir. İçeride yine dua okuyan budistler ve bağış durumu var. İsim ve nereli olduğunuzu öğrenip duasını okuyor ipten bilekliği taktıktan sonra teşekkür ediyor sizde karşılık olarak bağış yapıyorsunuz.

Ta Prohm; Tomb Raider filmi burada çekilmiştir. Bir yerden sonra araçtan inip kısa bir orman yürüşü yaptıktan sonra buraya ulaşıyorsunuz. Girişte engelli kişilerin yaptığı müzikle birlikte cd satışını göreceksiniz. Burada beni en etkileyen şey ağaç köklerinin sanki mermerden yapılmış gibi duruşuydu.

Kulen Mountains; Eğer Nisan ayında oradaysanız şelale görmeye gitmenizin bir anlamı yok. Fotoğrafları görseniz Düden Şelalesi sanırsınız. Musluktan su damlarcasına akıyordu.  Bir de tatil olduğu için metre kareye beş insan düşünün doğadayız ama o kadar kalabalık. Şelale de yüzme hayalim suya düşsse de binlerce Khemerli aileyi gözlemleme onlarla piknik yapma fırsatı buldum. Yanımda annem olduğu için size duydukları ve gösterdikleri saygıyı anlatamam. Bize devamlı içecekler, yiyecekler getirdiler. Bende bir kaç avrupalı turiste ikram ettim. Eğer yürüme konusunda güçlük çekiyorsanız bu bölgeyi önermiyorum. Şelaleye ulaşmak ve Kulen bölgesine girmek için uzun ve dik merdivenlere çıkmak ya da Şelale için dinleme noktaları olan dik ve uzun merdivenlerden inmek durumunda kaldım. Kesinlikle çantanızda su bulundurun.



Uyuyan Budda (Sleeping Budda); heykeline doğru çıkarken yerliler ve turistler para bozdurup yol boyunca dilenen insanlara dağıtıyor. Budda'ya ulaşılıncaya kadar dağıtılan paralardan elde kalanlar uyuyan buddanın olduğu bölümdeki bağış kutularına bırakılıyor. Ben paraların dolup taşma kısmına geldiğimden önümde bir görevli gelip çöp poşetiyle paraları topladı. Karlı iş bu durum her yerde aynı. Bir budist bana bileklik bağlayıp ismimi sordu biraz dua ettikten sonra üzerime temizlenildiğine inanılan okunmuş sudan serpti. 

Bin Linga (one thousand Linga); Burası biraz değişik efsane ile anlatılan bir yer. Artı on sekiz içerikli olduğu için bu kısmı geçiyorum. Burada yine ayaklarınızı çıkarıp soğuk suda yürüyebilirsiniz. Kulen mountains bölgesinde olduğu için burayı da listenize ekleyebilirsiniz.

Tonle Sap Gölü ( Tonle Sap Lake Floating Village); Kaldığım otelden tuktuk çağırdım 18 dolara neredeyse gün boyu bizi gezdirdi. Yüzen köye gittiğimiz de yol üzerinde durduk. Yüzen köy için tekrardan giriş ücreti ödeniyor. Çok gereksiz olduğunu düşünüyorum. Göl zaten çamur gibiydi ve pis kokuyordu. Eğer daha önce de böyle bir deneyiminiz olduysa eksra 20 dolar ödemenin anlamı yok. Bu yol üzerinde çok fazla çocuk göreceksiniz bunun için çantanızda şeker taşıyın. Ben bir çocuğa verdim. Hemen bütün arkadaşlarını çağırdı. Olanlar, olmayanlarla paylaştı. Bu köy sanki dünya ile hiç bir bağlantısı yok. Çocuklarla köyü gezdikten sonra bir eve misafir oldum. Yemek yiyorlardı. Nedensiz bir şekilde devamlı gülümsüyorlar ve ellerinde ne varsa paylaşıyorlar. Hayatını mango yiyerek devam ettiren bir kesim var. Hatta ağaçtan topladıkları mangoları turistlere satarak kazanç elde ediyorlar. Bir poşet mangoyu 1 dolara satın alabilirsiniz.

Apsara dansı gösterisini izlemenizi öneririm. Sokaklarda zaten çokça biblolarını görünce nedir ne değildir diye de merak oluşturuyor. Açık büfe ya da oturum düzeni olarak satışları oluyor.


Phonm Phenh

Benim buraya gelme sebebim Kamboçya halkı ve Angkor Wat'tı. Başkent buraya yaklaşık altı saat uzaklıkta olduğu için gidemedim. Buraya gelmeden önce Pol Pet rejiminde yaşanılan hani şu yukarı da bahsettiğim halkı katleden kişinin yaşattıklarını Loung Ung 'first they killed my father' adlı kitabını okumanızı öneririm. İnsanları benliklerini kaybedene kadar ezmiş (Khemer Rounge ) bir halkın hayatını zindana çeviren bir rejim düşünün. Eğer gitseydim, ölüm tarlalarına yakın bir yerde bir Türk kızının köydeki yoksullar için kurduğu aş evini ziyaret etmek isterdim. Kendisine videolarla rastlamıştım. O zamanlar aş evini yapmak için çimento parası toplamaya çalışıyordu. Onun yaptığı şey kolay değildi ve o başardı. Şimdi yüzlerce kişinin günlük yemek ihtiyacnı karşılıyor.  Eğer giderseniz bir bakın derim. Aynebilim aş evine  http://aynsoupkitchen.com/asevi/ adresinden ulaşabilir bağış yapabilirsiniz. Bazen bir çocuğa dondurma ısmarlayarak ya da bir öğün yemegini ısmarlayarak bunu sevgililer gününde eşinize, sevgilinize onun adı ile video eşliğinde hediye edebilirsiniz. 

Sihanoukville
Kamboçya'ya gidim denizin keyfini çıkarim derseniz buraya gelmelisiniz. Yaşam burada çok ucuz. Ochheuteal Beach civarındaki bungolovlarda kalabilirsiniz. Burada çok fazla Türk yaşıyor. Koh Rong adasını tavsiye etmiyorum çünkü kanalizasyon denize dökülüyor. Hasta olabilme olasılığınız yüksek. Tabi zamanla temizlenir ve şartlar değişirse uğrayabilirsiniz.  Otres Beach rahatlıkla tercih edebilirsiniz. Kapkaç olaylarına dikkat etmeniz de fayda var.

Yanınızda Bulunması Gerekenlerin Listesi
Sineklerden korunmak için; Limon yağı (uzaklaştırır) , hindistan cevizi yağı (iyileştirir)
Böcek ısırığı için; Fenistil krem
Yolcu yastığı (Otobüste ya da uçakta kesinlikle faydası var.)
İnternetsiz kullanabileceğiniz programlar ( çeviri, yol haritası, müzik, )
Pasaport;  pasaportunuzun fotokopisini taşıyın ve orijinal pasaportunuzu güvenli bir yerde saklayın.
İnce bir el havlusu, tülbent, bandana gibi bir şeyi çantanız da kesinlikle bulundurun.Çantanız yoksa bileğinize bağlayın. Yolların çoğu asfalt olmadığı için bir çok yer de toz toprak içerisinde kalabilirsiniz. Bu malzemeleri nefes almak için, serinlemek ya da yağmurdan korunmak için kullanabilirsiniz.
Bir poşet dolusu şekerleme ( işçi çocuk çok fazla onlardan bir şey satın alamasanız da şeker verebilirsiniz.)
Güneş kremi ve şapka.
Ayrıca konaklamalar için Agoda.com'u kullanın. Sizin için tüm işlemleri başkası yapabilir, sizde keyfini sürebilirsiniz.



Yanınızda Bulundurulmaması Gerekenlerin Listesi

Yeni ayakkabılarınızı, saatinizi, parfümünüzü, marka olan kıyafetlerinizi, kesinlikle yanınıza almayınız. Gözlüğünüzü, gözlük kabında iyi muhafaza edebileceksiniz almanızı öneririm.
Kıyafet dolusu valizle gelmeyiniz. Buraya özgü kıyafetler alırsanız hem rahat edersiniz hem de aynı görünüme sahip olup halka ayak uydurmuş olursunuz. 
Valiziniz yeni olmasın çünkü pasaport kontrolünde merdivenler inip çıkmak zorundasınız ve bu bir eziyete dönüşüyor. En azından vura çarpa giderken valiziniz hiç olmaz. 

Kamboçya'nın size en büyük etkisi huzur olacaktır. Bir çok şeyin önemsiz olduğunu gösterip yaşama dair ne varsa beklentilerinizin değiştiği bir yer olarak aklınızın derinliklerinde kalacaktır. "İyi ki burada olmuşum", "iyi ki böyle bir yerden geçmişim" dediğim nadir yerlerdendir. Kim bilir belki bir gün yeniden yolum buralara düşer. Seyahatlerimi sıcağı sıcağına takip etmek istiyorsanız aşağıda verdiğim adreslerden beni takip edebilirsiniz. Bir kaç fotoğrafta aşağıya bırakıyorum.

Facebook : https://www.facebook.com/gezginkita/
Instagram : https://www.instagram.com/gezginkita/
https://www.youtube.com/?gl=TR 














19 Ocak 2017

Suudi Arabistan'da Kadinlarin Arac Kullanmalari Neden Yasak !

Kadinlar Icin Verilen Fetvalarla Neden Arac Sürmeleri Yasaklanmis!!! 


Ilk fikir Abdulaziz Bin Baaz ( ismi boyle bir sey ) bu adamdan cikiyor. Diyor ki " kadinlar arac suremez! Cunku kuran-i kerim boyle emrediyor. Sonra Salih al Fuzan cikip "evet, soyledigi dogru' eger arac surerseler onlara ozgurluklerini vermis oluruz, bu sekilde de gunah islemis olurlar." (Ornegin kadin araci alip bir erkege gidebilirmis ).. Daha sonra da Bin Ateemen cikip " evet kotu seyler getirebilir deyince aslinda hukuklarinda yasak olmamasina ragmen din gorevlileri olan kisiler bunu yasaklamis. Tabi sonralari kuranda boyle bir sey yazmadigini gozlerine sokunca "evet kuran da yok ama gunaha girmeye davetiye cikaran bir sey diyerek, gunah degil ama uygun da degil denilmis. (1999' da kuranla alakasi olmadigi aciga kavusmus ) Bu sebeple devletce degil, din adamlari tarafindan olusturulan bir baski . Ornegin trafik polisi yakalasa sorun yok ama trafik polisi bu "mutavva" dedikleri ahlak polisine gotururse o zaman kirbac cezasi alir. Yani adamlar kendi otoritesini kurmuslar. Tabi sonra isler degismis.

He cok sirlarini dokmek istemiyorum :) herkes bir kilifini bulmus yakinda kadinlar arabalarini rahatca sureceklerdir. Sacma oldugunu kendileri de biliyor. Gecen sene bu mutawwa dedikleri ahlak polislerini insanlara karismasini kral yasaklamis. Onceden yolda gorup "sacini kapa" diye konusabilirken simdi halka karismalari yasak. Bu durum tabi onlari sinirlendiriyor ama bir sey yapamiyorlar. Bu arada kadinlarin hepsinin soforu var. Ben uber ile gece 3 te eve geldigimi biliyorum. Gece yuruse cikiyorum. Tabi ki yasadigim sehir diger sehirlerine gore cok rahat. Bazi konularda Istanbul'dan daha rahat. En azindan tecavuz, adam oldurme olaylari yok denecek kadar az. Gelelim bu adamlar neden boyle dusunmus.

1) Eger bir kadin evinde tartisip uzulur aglarsa arabasina binip gider ve kendine gelebilir. ( Evde oturup burnu surtmeli )

2) Yolda giderken trafik kazasi yapabilir ve beyinleri erkeklere gore daha az calistigi icin isini kendisi yapamaz. ( Yardim icin baska erkekle konusmus olacak bu da haram )

3) Trafik isiklarinda ya da benzin istasyonunda erkeklerle muhattap olacak ( erkeklerin dikkatini dagitabilirler )

4) Kotu erkekler gelip uygunsuz teklifler yapabilir. ( Bu arada avm'ler bildigin telefon numarasi alip verme noktasi )

5) Cani nereye isterse oraya gidecek. (Babasini, agabeyini, amcasini umursamayacak )

6) Bu liste uzar gider, son olarak beni en cok sasirtan bu madde oldu. Bir kadin, bir erkekten daha fazla kazanip araba alirsa erkegin onurunu cignemis olur. Çünkü erkek kadından daha üstün. ( Ülkede erkekler kadinlardan sadece erkek oldugu icin daha fazla maas aliyor.)

Haram kelimesini biz sadece dini açıdan yasakları aktarırken, araplar ise bununla birlikte farkli anlamlarda  da kullaniyor. Ornegin "yazik yaa", "yapma oyle be" gibi normal gündelik kelime olarak kullaniyorlar.


Daha neler neler yasaniyor ulke de zaten zor bela edindikleri haklara baski gelmesin. :) Sahilde akşamları iskambil kağıdı ile oynuyorlar.

Güncelleme yapalım :)
2019 yılına geldiğimiz de artık kadınlar ehliyetleri ile araç kullanabiliyorlar. Vox adında bir sinema açıldı. 


Kisa aktarimlari facebook https://www.facebook.com/gezginkita/  instagram hesabimdan yapiyorum. Begenirseniz takip etmeyi ve paylasmayi unutmayin :) 
Cidde' de ne oldugunu anlamadigim bir cok cevre duzenlemeleri ve sanatsal eserler diye tabir ettikleri yapilar var. Ucan hali uzerinde araba, denizde yuzuyor efekti ile yapilmis meyve dolu gemi gibi vb... Sevimliler :) 

Etiketler

about china Abu Dhabi Abudhabi airline Al barari restaurant Amerika vizesi Amerika vizesi ret nedenleri amsterdam anantara Arab araba surmek yasak ashrafiye astronomical oclock ateşgah atlantis Atomium austria Avenue mall Avusturya azerbaycan Baden Bahrain Bahreyn bakı bakü Beethoven Beirut Belçika Belgian Comic Strip Center Belgium beyrutta gezilecek yerler Big Ben Bike borgos Bratislava bridge Brussel Brüksel burj al arab burj khalifa Byblos Cambodia Camel Cami cek cumhuriyeti china Cidde'de yasam Cin cin parasi cin vizesi cinde nerede kalinir citywalk coffeshops cruelty cumi czech republic dbaye değirmen Deve din gorevlilerinin onemi disneyland Doha driver driver in philippines dubai mall dubai marina dubai su parkı dutch cheese elephanttour England ferariworld fil safarisi fil turu filipinlerde gezilecek yerler. filipinlerde nereye gidilir fillere neden binmemelisin food gezgin grand hyatt hotel Grand Palace Guanzghou hamra Harissa heyder aliyev Hlavne namestie Holland Hollanda Hongkong Hyde park İngiltere islamicartmuseum jbr jeep jeita grotto Jeitta Grotto joserizal jumeirah beach Kamboçya'da gezilecek yerler Katar komünizim Kuveyt Kuwait kuwait aquarium lebanon London London eye Londra Lübnan Madame tussauds makati Manama manat manila Manneken Pis marine maximilian mayerlin Micheal gate mizami street Mosque Mozart Mukarraq Napolyon nereye gidilir Netherlands New Castle palm ısland pargue castle peso Piccadilly circurs prag prague Qatar red light district Richmond park rijkmuseum rouche rock Safari salzburg san agustine sand board Saudi Arabia seegrotto seyahat yazısı seyh zayed sharjah sheikzayed Shrimps Slovakya solidere souk Suudi Arabistan'da kadinin yeri Suudi Arabistan'daki yasaklar tayland Ten ten thailand tour Tower bridge travel travel writing traveling writer ucak uea vienna Villagiomall visa viyanada gezilecek yerler where to go in beirut where to go in hong kong where to go in philippines where to stay in China where to stay in philippines where to stayin hong kong wild wadi water park yasısland yuan Zaance Schans
 

Featured Posts