Avusturya
denilince aklıma bildiğin 'Heidi 'geliyor. Hani şu Alp dağlarında yaşayan,
dedesi ve köpeği olan, bayır çayır koşan kız :D Alp dağlarına çıkarken aldığım
temiz havanın etkisiyle bir beyin uyuşukluğu yaşadığımı söylemeliyim. Havası
tertemiz hatta öyle şehirleri var ki size şarkı bile söyletir. Baş döndürücü
güzellikte bir yer. Barok ve gotik mimarisinin buluştuğu değişik yapılardaki
evleri görmek sizi açık hava müzesinde dolaşıyor gibi hissettirecektir. Ayrıca
halka açık tuvaletlerinde opera dinleme keyfini yaşayacağınız bir yer.
Avusturya
Cumhuriyeti, dokuz eyaletten oluşan ve Doğu Avrupa'ya deniz kıyısı olmayan bir
ülkedir. Avusturya'nın büyük bölümü karasal-okyanus etkileri gösterir. Kış
aylarında inanılmaz keskin soğuk oluyor. Mayıs ve Eylül ayları arasında
gidilmelidir. Dili Almanca, para birimi euro, nüfusu 8.5 milyon civarıdır. Dini
Roma katolikleri çpğunluklu olmakla birlikte, protestanlık, müslümanlık,
yahudilik ve diğer dinleri de barındırıyor. Bu nüfusun neredeyse iki milyonu
Viyana'da yaşıyor.
Havaalanından
Flughafen Wien otobüs terminalinden yarım saatte Viyana' ya gelebilirsiniz ya
da tren tercih edebilirsiniz. Ulaşım sorunu yaşamayacaksınız rahat olun. Her
zaman sölediğim bir şey var. Hiç bir yerde kaybolmazsınız. Buralar zaten
turistik alanlar, herkes turist herkes birbirine bir şey soruyor ve kimse de
Shakespeare ingilizcesi konuşamıyor. Dil bilseniz daha rahat olursunuz,
bilmiyorsanız da bir önemi yok.
Avusturya' da ulaşım çok rahat. Metro ağı her yeri sarmış. Metronun
yetersiz kaldığı kısımlarda da tramvay ile ulaşım sağlanıyor. Ülkede tek bilet
uygulaması var. O bilet ile her hangi bir ulaşım aracına binebilirsiniz.
İsterseniz günlük, yirmi dört saatlik, kırk sekiz saatlik hatta haftalık
bilette alabilirsiniz. Haftalık bilet uygulamasında biletin süresi siz bir gün
bile kullansanız her pazartesi günü son buluyor. Turnike sistemi olmadığı
için biletinizi kontrolörler aracılığı ile kontrol edilecektir. Eğer biletinizi
damgalatmazsanız (tramvay ve otobüste araç içindeler ) biletsiz yolcu muamelesi
görürsünüz ve ceza yersiniz. Şuna da dikkat etmekte fayda var. Kontrolörler
sivil oldukları için, bu işi fırsatçılığa çevirenler olabilir. Görevli gibi
kendini tanıtıp, sizden rüşvet isteyenlere denk gelebilirsiniz. Para vermek
yerine, ceza almak daha iyi.
Viyana'da Ingilizceden çok Türkçe konuşacağınız kesin :D Özellikle
bayramlarda adete kendinizi Türkiye'de hissedebilirsiniz. Birbirinizi görünce
bayramlaşın, selamlaşın, ayıptır ne o öle kafa çevirmeler, Türk sesi duyunca
kaçmalar, yapmayın :D Viyana hava alanının adı Schwechat buradan
otobüs, tren ne ararsanız var. Tren ile ulaşımı Viyana'nın merkezi istasyonı Westbahnhof'
a yapabilirsiniz. Uçaktan indiğiniz de turist danışmadan UBahn ve şehir
haritanızı alın. Gece yolculuk yapacagınız zaman otelden transfer
taksilerden daha ucuz olacağı için otel transfer hizmetini kullanmanızı
öneririm. Orta Avrupa'daki diğer ülkelerdeki gibi Tuna nehri bu ülkeden de
geçiyor.
Viyana'da Habsburg Hanedanlığı döneminde kullanılmış
saraylar var. Bu hanedanın yazlık olarak kullandığı Schönbrunn Sarayı (en
güzel çeşme demek ) Avrupa'nın en güzel saraylarından biridir. I. Karl 1918'de
tahtı bırakıp hanedanlığın son bulduğunu bildiren belgeleri burada imzalamış.
İçeride iki yüz tane oda olmasını göz önünde bulundurarak ona göre vakit
planlaması yapın. Zamanımın bir çoğunu bahçesinde bulunan aynalı devası
labirentin içinde kaybolup dışarı çıkmaya uğraşmak ile geçirdim :D Bu saray
Fransız Joseph'in eşi Elizabeth' in en sevdiği saraymış. Bu hanedanlığın tek
kadın imparatoru Maria Theresa'yı (1740-1780) İspanya'nınki
ile karıştırmayınız. Tarihini ayrıca okumanızı tavsiye ederim. Çok güçlü bir
kadınmış. On altı çocuğundan biri olan, yanlış bildiğimiz ' ekmek yoksa pasta
yesinler' sözünü kızı Maria Antoinette mal etmeye hatta bu
sözü popüler yapmaya çalıştıkları için onun üzerinde kalmasına sebep olmuşlar.
Oysa ki böyle bir sözü sölediğine dair hiç bir kanıt yoktur.
Belvedere Sarayı, yukarı ve aşağı olarak ikiye ayrılıyor. Yukarı kısmında
Gustov Klimt ünlü kolesiyonları ve öpücük tablosunu, Max Kurzweil'in ışık ve
gölge , Yan Pei Ming ' e ait çarmağa germe, eserlerini görebilirsiniz. Aşagı
belverede ; Klimt, Kupka ve Picasso'ya ait eserleri görebilirsiniz. Bahçesi çok
güzel ayrıca kış sarayı var. Buraları gezerken ayrı ayrı biletler
alabilirsiniz. Önceden bilet almanın en önemli avantajı sıra beklememek.
http://www.belvedere.at/tickets
Horfbug Sarayı, Habsburg hanedanın kışlık olarak kullandığı bir saraydır. Maria
Antoniette bu sarayda dünyaya gelmiş. Burası şehrin tam göbeğinde, St Michael
'de yer alıyor. Sisinin hayatının anlatığı kullandığı eşyaları hatta
öldürüldüğü hançere kadar bu müzede görme şansınız var.
Fransız Joseph ve eşi Elizabeth ( Sisi), Mozart, Beethoven her yer de
onların isimleri, hediyelik eşyaları ve bibloları ile dolu.
Akşamları sokaklarında gezmek o kadar güzel ki özellikle operayı çığlıktan
ibaret sanan ben, ismini şuanda hatırlayamadığım ancak valsleri ve
operası ile çok eğlendiğim, kokteyli olan bir müzik ziyafeti çektim. Mozart' ın
hayatını düşünsenize otuz beş yıllık ömrüne altı yüzden fazla eser sığdıran bir
sanatçı ölümünden önce parasızlık ve sıkıntılar sebebiyle çevresinde kimseyi
bırakmamış. Mezar taşı olmadığı için her ne kadar halk mezarlığına gömüldüğü
söylense de cenazeyi taşıyan bir kaç kişinin yoruldukları yere gömmesiyle
Mozart'ın mezarı nerede olduğu tespit edilememiş. Beethoven ise onun tam tersine
otuz binden fazla kişi sevgi seli arasında son yolculuğuna uğurlanmıştır.
Bethoven'ın ailesinde tek müzisyen olması ve kırk yedi yaşında duyma yetisini
kaybetmesi onu yeni besteler yapmaktan alı koymamış. 9. senfonisi de en çok
bilinen eseridir.
Mariahilfer, Graben ve Karntner caddelerinde
alışveriş yapabilirsiniz. Burada kış botu aldım ve kalıtesi çok iyi giyatı
uygundu. Bence kışlık kıyafetler alabileceğiniz yer tam anlamıyla burasıdır.
Mozart çikolatalarının dizaynı ve tadı da çok güzel. Alışveriş merkezinde vakit
geçirmek isterseniz de Donau Zentrum' a uğrayabilirsiniz.
Mariahilfer caddesinin orada Museumquartier var. Viyana'daki
en geniş alana sahip kültür merkezidir. Eskiden kraliyet atları burada
yetiştiriliyormuş. Oraya da girip bir göz atın.
Avusturya mutfağının en ünlü yemeği Schnitzel'dir. İnce
dilimlenmiş dana bonfilesini kızartarak sunuyorlar. Türkiye'de biz tavuk olarak
yesek de en iyisi domuz etinden yapılıyor. ( Figlmüller 'de dana etinden
yapmıyorlar. Tavuk seçeneği var.) Şunu da belirtmek isterim ne yerseniz yiyin,
yiyeceklerin birbiri ile yağ da teması var aynı yağ içerisinde piştiği için
helal olmasını çok beklemeyin. Bu sizin için önemli ise fast food dahi tavsiye
etmem. Restoranların bazıları farklı işletmeler ancak aynı mutfağı
kullanıyorlar. Bu durum Çin' de de çok yaygın. Özellikle Viyana'da tatlılar,
kahveler deneyebileceğiniz bir çok kafe ve restoranlar var. Mozart
Cafe, Caffe Hawelka, Cafe Central, ice bar, Vapiano Mouilin Rouge, 1516 The
Brewing Company, Cabaret Fledarmaus, Albertina Passage gidilecek en
güzel mekanlardandır.
Hundertwasserhaus, deli dolu bir mimar olsa gerek. Yıkık dökük binaları renklendirerek
turistlerin uğrak yeri haline getirmeyi başarmış. Viyana merkeze biraz uzakta
ancak renkli binaları görülebilir hemen karşısında olan pasajdan hediyelik
eşyalar satın alınabilir.
Bu güzelliklerin arasında Aziz Stephan Katedrali Viyana'nın
merkezinde Stephanspltaz'da görkemi ile yer alır. Hemen orada bulunan Do&Co
Onxy Bar'da
birşeyler için ve manzaranın tadını çıkarın. Ben karlı bir akşama
denk gelmiştim karşımda devası büyüklükte bir kart porstala üç boyutlu
bakıyormuş gibi hayranlıkla manzarayı izledim. Parlemento binası, ring caddesi üzerinde yer alan dokusunun dikkat çekeceğini düşündüğüm
yapılardandır.
Mayerling Av Köşkü; Rudolf'un av köşkü hani şu yakışıklı Joseph
ile imparatoriçe Elisabeth'in (Sisi) oğlu. Rudolf, ava düşkünlüğü sebebiyle bu
ev yaptırılıyor. Av köşkünü gözerken tüm aile bireylerinin resimlerini
görebilirsiniz. En acıklı kısım ise Rudolf ve sevgilisinin ( Mary Vetsera ) ölü bulundukları
odaya gelince hissedilenler. İntihar mı! suikast mi! hala kimse neden, nasıl
öldürüldükleri bilinmiyor. Bu olaylar sebebiyle Carmelite rahibeleri bu köşkü
günümüzde manastır olarak kullanıyorlar. İçeride sekiz tane göremediğimiz
rahibe vardı. Bir kaçı ortalıkta dolaşıp göremeyeceğimizi söyledikleri
rahibelerin yaptıkları el işi süs eşyalarını satıyorlardı. Onlarla alakalı
konuştuğumda, hiç birinin yaşının bilinmediği, hiç kimseyi görmediklerini, dünya
ile ilgili hiç bir haber kaynaklarının olmadığını hatta yemeklerini bile dar
bir alandan aldıklarını anlattı.
Seegrotto; Viyana şehir merkezinden yaklaşık yirmi dakika kadar uzaklıkta Hinterbrühl'de
yer alır. 1848 yılında alçı taşı madeni olduğu anlaşılınca burada çalışmalara
başlanmış. İşçilerin açtığı bir yerden bütün yer altı mağarası su altında
kalıyor. Yüzlerce işçi boğularak yaşamına son veriyor. Yıllar sonra önce
turistik amaçlı sonra Alman Nazileri uçak üretim yeri olarak kullanıyor. Sadece
kanatları burada yapmamışlar. Bir oda da uçak yapımı için hazırlanan parçaları,
kullanılan malzemeleri sergiledikleri demirle çevirdikleri alanlar
bulunmaktadır. Mağaranın içinde yürümeye devam ederken duvarda neredeyse on
adımda bir bir buçuk metreden daha yüksek çukurluklar var. Meğerse mağarada yük
taşımak için vagon yolu yapmışlar. Yükü taşıyan vagon geçtiğinde bu yol
üzerindeki insanlar o oyuklara giriyorlarmış.En alta inmek için tam atmış metre
derinliğe doğru iniyordum. Duvarda asılı bir kadın tablosu gözüme ilişti hatta
mağaranın içinde sanki bir fotoğraf çekilme köşesi haline gelse de aslında
Azize Barbara adına yapılan küçük bir kilise olduğunu
anlıyorum. Yolun bitiminde aşağıya inmeye devam ediyordum ısındığımı hissettim.
Dışarısı çok soğuktu. Burada yaz kış hava derecesi on altıymış. Bu sebeple
halimden memnundum ama nefes almakta zorluk çekiyordum. Su dolu göl haline
gelmiş, üzerinde ejderha başları olan altın varaklı bir tekneye bindim. Daha
önce Lübnan' da görmüş olduğum Jeitta Grotta'ya benzeyen bir düzen ile
karşılaştığım için çok enterasan gelmediyse de hikayeleri farklıydı. Örneğin;
Çıkarken farkettiğim bir tabelada 2004' te kayığın devrilmesi sonucu beş turist
ölmüş. Şaka ile karışık 'ölmeden iniyorsunuz' muhabbeti ile kayıkçıya bahşiş
vermenizi söylüyorlar.
Baden; Sağlık bölgesi olan Baden, şirin mi şirin bir yer. Yarım gün turlamak
için yeterli olacaktır. Cafe Damals bahçesi çok güzel oraya uğrayıp bir
çorbasını için.
Salzburg ( Mozartın doğduğu ev burada ve müze olarak sergileniyor.)
Linz
Innsbruck ( Kayak ve snowboard için buraya Alpler arasından zorlu bir
yolculukla gelebilirsiniz. Kayak merkezleri bu bölgede yer alıyor. Stadttrum' u
görün.
Hallstatt (küçük güzel bir kasaba. Buz ve tuz mağaraları görülmeye değer.
Buraya tekne turu ile gelebilirsiniz.)
Hochosterwitz Şatosu; Orta Çag Avrupasının ilk şatolarındandır. Tarihi
800'lü yıllara dayanıyor. Kesinlikle görülmesi gerekenler listesinize alın. 160
metre yüksekliğindeki dolomite kayası üzerine inşa edilmiş. Kalenin bazı
bölümleri ise paskalya döneminde ziyarete açıktır.
Krems an der Donau; Aşağı Avusturya'da nehir kenarında bulunan bu şehir
Unesco dünya mirası listesine girmiştir. Wachau vadisinde olması da ayrı bir
değer katıyor.
Viyana'da herhangi bir otelde kalmak istemiyorsanız airbnb ya
da coucsurfing kullanabilirsiniz. Şehrin göbeğinde ev
konforunda konaklamış olursunuz. Eğer benim gibi müze severseniz yetmiş iki
saat geçerli bir Viyana kart almanızı öneririm. Bu kart ile ulaşımları
ücretsiz, müze girişlerini de indirimli hale getirebilirsiniz. Ekim-Şubat arası
gidiyorsanız. Hava muhtemelen çok soğuk olacaktır ona göre giyinin. Son olarak
nereye giderseniz gidin, gitmeden önce gideceğiniz yerlerin navigasyon
uygulamasını telefonunuza indirin ki internetiniz olmasa da erişim sağlayabilirsiniz.
Sevgiler :)