Pages

13 Haziran 2016

Austria / Avusturya gezi rehberi




Avusturya denilince aklıma bildiğin 'Heidi 'geliyor. Hani şu Alp dağlarında yaşayan, dedesi ve köpeği olan, bayır çayır koşan kız :D Alp dağlarına çıkarken aldığım temiz havanın etkisiyle bir beyin uyuşukluğu yaşadığımı söylemeliyim. Havası tertemiz hatta öyle şehirleri var ki size şarkı bile söyletir. Baş döndürücü güzellikte bir yer. Barok ve gotik mimarisinin buluştuğu değişik yapılardaki evleri görmek sizi açık hava müzesinde dolaşıyor gibi hissettirecektir. Ayrıca halka açık tuvaletlerinde opera dinleme keyfini yaşayacağınız bir yer.



Avusturya Cumhuriyeti, dokuz eyaletten oluşan ve Doğu Avrupa'ya deniz kıyısı olmayan bir ülkedir. Avusturya'nın büyük bölümü karasal-okyanus etkileri gösterir. Kış aylarında inanılmaz keskin soğuk oluyor. Mayıs ve Eylül ayları arasında gidilmelidir. Dili Almanca, para birimi euro, nüfusu 8.5 milyon civarıdır. Dini Roma katolikleri çpğunluklu olmakla birlikte, protestanlık, müslümanlık, yahudilik ve diğer dinleri de barındırıyor. Bu nüfusun neredeyse iki milyonu Viyana'da yaşıyor.
Havaalanından Flughafen Wien otobüs terminalinden yarım saatte Viyana' ya gelebilirsiniz ya da tren tercih edebilirsiniz. Ulaşım sorunu yaşamayacaksınız rahat olun. Her zaman sölediğim bir şey var. Hiç bir yerde kaybolmazsınız. Buralar zaten turistik alanlar, herkes turist herkes birbirine bir şey soruyor ve kimse de Shakespeare ingilizcesi konuşamıyor. Dil bilseniz daha rahat olursunuz, bilmiyorsanız da bir önemi yok. 


Avusturya' da ulaşım çok rahat. Metro ağı her yeri sarmış. Metronun yetersiz kaldığı kısımlarda da tramvay ile ulaşım sağlanıyor. Ülkede tek bilet uygulaması var. O bilet  ile her hangi bir ulaşım aracına binebilirsiniz. İsterseniz günlük, yirmi dört saatlik, kırk sekiz saatlik hatta haftalık bilette alabilirsiniz. Haftalık bilet uygulamasında biletin süresi siz bir gün bile kullansanız her  pazartesi günü son buluyor. Turnike sistemi olmadığı için biletinizi kontrolörler aracılığı ile kontrol edilecektir. Eğer biletinizi damgalatmazsanız (tramvay ve otobüste araç içindeler ) biletsiz yolcu muamelesi görürsünüz ve ceza yersiniz. Şuna da dikkat etmekte fayda var. Kontrolörler sivil oldukları için, bu işi fırsatçılığa çevirenler olabilir. Görevli gibi kendini tanıtıp, sizden rüşvet isteyenlere denk gelebilirsiniz. Para vermek yerine, ceza almak daha iyi.


Viyana'da Ingilizceden çok Türkçe konuşacağınız kesin :D Özellikle bayramlarda adete kendinizi Türkiye'de hissedebilirsiniz. Birbirinizi görünce bayramlaşın, selamlaşın, ayıptır ne o öle kafa çevirmeler, Türk sesi duyunca kaçmalar, yapmayın :D Viyana hava alanının adı Schwechat buradan otobüs, tren ne ararsanız var. Tren ile ulaşımı Viyana'nın merkezi istasyonı Westbahnhof' a yapabilirsiniz. Uçaktan indiğiniz de turist danışmadan UBahn ve şehir haritanızı alın.  Gece yolculuk yapacagınız zaman otelden transfer taksilerden daha ucuz olacağı için otel transfer hizmetini kullanmanızı öneririm. Orta Avrupa'daki diğer ülkelerdeki gibi Tuna nehri bu ülkeden de geçiyor. 


Viyana'da Habsburg Hanedanlığı döneminde kullanılmış saraylar var. Bu hanedanın yazlık olarak kullandığı Schönbrunn Sarayı (en güzel çeşme demek ) Avrupa'nın en güzel saraylarından biridir. I. Karl 1918'de tahtı bırakıp hanedanlığın son bulduğunu bildiren belgeleri burada imzalamış. İçeride iki yüz tane oda olmasını göz önünde bulundurarak ona göre vakit planlaması yapın. Zamanımın bir çoğunu bahçesinde bulunan aynalı devası labirentin içinde kaybolup dışarı çıkmaya uğraşmak ile geçirdim :D Bu saray Fransız Joseph'in eşi Elizabeth' in en sevdiği saraymış. Bu hanedanlığın tek kadın imparatoru Maria Theresa'yı (1740-1780) İspanya'nınki ile karıştırmayınız. Tarihini ayrıca okumanızı tavsiye ederim. Çok güçlü bir kadınmış. On altı çocuğundan biri olan, yanlış bildiğimiz ' ekmek yoksa pasta yesinler' sözünü kızı Maria Antoinette mal etmeye hatta bu sözü popüler yapmaya çalıştıkları için onun üzerinde kalmasına sebep olmuşlar. Oysa ki böyle bir sözü sölediğine dair hiç bir kanıt yoktur. 

Belvedere Sarayı,  yukarı ve aşağı olarak ikiye ayrılıyor.  Yukarı kısmında Gustov Klimt ünlü kolesiyonları ve öpücük tablosunu, Max Kurzweil'in ışık ve gölge , Yan Pei Ming ' e ait çarmağa germe,  eserlerini görebilirsiniz. Aşagı belverede ; Klimt, Kupka ve Picasso'ya ait eserleri görebilirsiniz. Bahçesi çok güzel ayrıca kış sarayı var. Buraları gezerken ayrı ayrı biletler alabilirsiniz. Önceden bilet almanın en önemli avantajı sıra beklememek. http://www.belvedere.at/tickets

Horfbug Sarayı, Habsburg hanedanın kışlık olarak kullandığı bir saraydır. Maria Antoniette bu sarayda dünyaya gelmiş. Burası şehrin tam göbeğinde, St Michael 'de yer alıyor. Sisinin hayatının anlatığı kullandığı eşyaları hatta öldürüldüğü hançere kadar bu müzede görme şansınız var. 



Fransız Joseph ve eşi Elizabeth ( Sisi), Mozart, Beethoven  her yer de onların isimleri, hediyelik eşyaları ve bibloları ile dolu.
Akşamları sokaklarında gezmek o kadar güzel ki özellikle operayı çığlıktan ibaret sanan ben,  ismini şuanda hatırlayamadığım ancak valsleri ve operası ile çok eğlendiğim, kokteyli olan bir müzik ziyafeti çektim. Mozart' ın hayatını düşünsenize otuz beş yıllık ömrüne altı yüzden fazla eser sığdıran bir sanatçı ölümünden önce parasızlık ve sıkıntılar sebebiyle çevresinde kimseyi bırakmamış. Mezar taşı olmadığı için her ne kadar halk mezarlığına gömüldüğü söylense de cenazeyi taşıyan bir kaç kişinin yoruldukları yere gömmesiyle Mozart'ın mezarı nerede olduğu tespit edilememiş. Beethoven ise onun tam tersine otuz binden fazla kişi sevgi seli arasında son yolculuğuna uğurlanmıştır. Bethoven'ın ailesinde tek müzisyen olması ve kırk yedi yaşında duyma yetisini kaybetmesi onu yeni besteler yapmaktan alı koymamış. 9. senfonisi de en çok bilinen eseridir.


MariahilferGraben ve Karntner caddelerinde alışveriş yapabilirsiniz. Burada kış botu aldım ve kalıtesi çok iyi giyatı uygundu. Bence kışlık kıyafetler alabileceğiniz yer tam anlamıyla burasıdır. Mozart çikolatalarının dizaynı ve tadı da çok güzel. Alışveriş merkezinde vakit geçirmek isterseniz de Donau Zentrum' a uğrayabilirsiniz. Mariahilfer caddesinin orada Museumquartier var. Viyana'daki en geniş alana sahip kültür merkezidir. Eskiden kraliyet atları burada yetiştiriliyormuş. Oraya da girip bir göz atın.


Avusturya mutfağının en ünlü yemeği Schnitzel'dir. İnce dilimlenmiş dana bonfilesini kızartarak sunuyorlar. Türkiye'de biz tavuk olarak yesek de en iyisi domuz etinden yapılıyor. ( Figlmüller 'de dana etinden yapmıyorlar. Tavuk seçeneği var.) Şunu da belirtmek isterim ne yerseniz yiyin, yiyeceklerin birbiri ile yağ da teması var aynı yağ içerisinde piştiği için helal olmasını çok beklemeyin. Bu sizin için önemli ise fast food dahi tavsiye etmem. Restoranların bazıları farklı işletmeler ancak aynı mutfağı kullanıyorlar. Bu durum Çin' de de çok yaygın. Özellikle Viyana'da tatlılar, kahveler deneyebileceğiniz bir çok kafe ve restoranlar var. Mozart Cafe, Caffe Hawelka, Cafe Central, ice bar, Vapiano Mouilin Rouge, 1516 The Brewing Company, Cabaret Fledarmaus, Albertina Passage gidilecek en güzel mekanlardandır.


Hundertwasserhaus, deli dolu bir mimar olsa gerek. Yıkık dökük binaları renklendirerek turistlerin uğrak yeri haline getirmeyi başarmış. Viyana merkeze biraz uzakta ancak renkli binaları görülebilir hemen karşısında olan pasajdan hediyelik eşyalar satın alınabilir. 


Bu güzelliklerin arasında Aziz Stephan Katedrali Viyana'nın merkezinde Stephanspltaz'da görkemi ile yer alır. Hemen orada bulunan Do&Co Onxy Bar'da 
birşeyler için ve manzaranın tadını çıkarın. Ben  karlı bir akşama denk gelmiştim karşımda devası büyüklükte bir kart porstala üç boyutlu bakıyormuş gibi hayranlıkla manzarayı izledim. Parlemento binası, ring caddesi üzerinde yer alan dokusunun dikkat çekeceğini düşündüğüm yapılardandır.



Mayerling Av Köşkü;  Rudolf'un av köşkü hani şu yakışıklı Joseph ile imparatoriçe Elisabeth'in (Sisi) oğlu. Rudolf, ava düşkünlüğü sebebiyle bu ev yaptırılıyor. Av köşkünü gözerken tüm aile bireylerinin resimlerini görebilirsiniz. En acıklı kısım ise Rudolf ve sevgilisinin ( Mary Vetsera ) ölü bulundukları odaya gelince hissedilenler. İntihar mı! suikast mi! hala kimse neden, nasıl öldürüldükleri bilinmiyor. Bu olaylar sebebiyle Carmelite rahibeleri bu köşkü günümüzde manastır olarak kullanıyorlar. İçeride sekiz tane göremediğimiz rahibe vardı. Bir kaçı ortalıkta dolaşıp göremeyeceğimizi söyledikleri rahibelerin yaptıkları el işi süs eşyalarını satıyorlardı. Onlarla alakalı konuştuğumda, hiç birinin yaşının bilinmediği, hiç kimseyi görmediklerini, dünya ile ilgili hiç bir haber kaynaklarının olmadığını hatta yemeklerini bile dar bir alandan aldıklarını anlattı.


Seegrotto; Viyana şehir merkezinden yaklaşık yirmi dakika kadar uzaklıkta Hinterbrühl'de yer alır. 1848 yılında alçı taşı madeni olduğu anlaşılınca burada çalışmalara başlanmış. İşçilerin açtığı bir yerden bütün yer altı mağarası su altında kalıyor. Yüzlerce işçi boğularak yaşamına son veriyor. Yıllar sonra önce turistik amaçlı sonra Alman Nazileri uçak üretim yeri olarak kullanıyor. Sadece kanatları burada yapmamışlar. Bir oda da uçak yapımı için hazırlanan parçaları, kullanılan malzemeleri sergiledikleri demirle çevirdikleri alanlar bulunmaktadır. Mağaranın içinde yürümeye devam ederken duvarda neredeyse on adımda bir bir buçuk metreden daha  yüksek çukurluklar var. Meğerse mağarada yük taşımak için vagon yolu yapmışlar. Yükü taşıyan vagon geçtiğinde bu yol üzerindeki insanlar o oyuklara giriyorlarmış.En alta inmek için tam atmış metre derinliğe doğru iniyordum. Duvarda asılı bir kadın tablosu gözüme ilişti hatta mağaranın içinde sanki bir fotoğraf çekilme köşesi haline gelse de aslında  Azize Barbara adına yapılan küçük  bir kilise olduğunu anlıyorum. Yolun bitiminde aşağıya inmeye devam ediyordum ısındığımı hissettim. Dışarısı çok soğuktu. Burada yaz kış hava derecesi on altıymış. Bu sebeple halimden memnundum ama nefes almakta zorluk çekiyordum. Su dolu göl haline gelmiş, üzerinde ejderha başları olan altın varaklı bir tekneye bindim. Daha önce Lübnan' da görmüş olduğum Jeitta Grotta'ya benzeyen bir düzen ile karşılaştığım için çok enterasan gelmediyse de hikayeleri farklıydı. Örneğin; Çıkarken farkettiğim bir tabelada 2004' te kayığın devrilmesi sonucu beş turist ölmüş. Şaka ile karışık 'ölmeden iniyorsunuz' muhabbeti ile kayıkçıya bahşiş vermenizi söylüyorlar.   


Baden; Sağlık bölgesi olan Baden, şirin mi şirin bir yer. Yarım gün turlamak için yeterli olacaktır. Cafe Damals bahçesi çok güzel oraya uğrayıp bir çorbasını için.
Salzburg ( Mozartın doğduğu ev burada ve müze olarak sergileniyor.)
Linz
Innsbruck ( Kayak ve snowboard için buraya Alpler arasından zorlu bir yolculukla gelebilirsiniz. Kayak merkezleri bu bölgede yer alıyor. Stadttrum' u görün.
Hallstatt (küçük güzel bir kasaba. Buz ve tuz mağaraları görülmeye değer. Buraya tekne turu ile gelebilirsiniz.)
Hochosterwitz Şatosu; Orta Çag Avrupasının ilk şatolarındandır. Tarihi 800'lü yıllara dayanıyor. Kesinlikle görülmesi gerekenler listesinize alın. 160 metre yüksekliğindeki dolomite kayası üzerine inşa edilmiş. Kalenin bazı bölümleri ise paskalya döneminde ziyarete açıktır.
Krems an der Donau; Aşağı Avusturya'da nehir kenarında bulunan bu şehir Unesco dünya mirası listesine girmiştir. Wachau vadisinde olması da ayrı bir değer katıyor.


Viyana'da herhangi bir otelde kalmak istemiyorsanız airbnb ya da coucsurfing kullanabilirsiniz. Şehrin göbeğinde ev konforunda konaklamış olursunuz. Eğer benim gibi müze severseniz yetmiş iki saat geçerli bir Viyana kart almanızı öneririm. Bu kart ile ulaşımları ücretsiz, müze girişlerini de indirimli hale getirebilirsiniz. Ekim-Şubat arası gidiyorsanız. Hava muhtemelen çok soğuk olacaktır ona göre giyinin. Son olarak nereye giderseniz gidin, gitmeden önce gideceğiniz yerlerin navigasyon uygulamasını  telefonunuza indirin ki internetiniz olmasa da erişim sağlayabilirsiniz. 
Sevgiler :)